NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF’İN DEVAMI NİTELİĞİNDEKİ RİVAYETLER:
1 - (2675) حدثني
سويد بن سعيد.
حدثنا حفص بن
مسيرة. حدثني
زيد بن أسلم
عن أبي صالح،
عن أبي هريرة،
عن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم؛ أنه قال
"قال الله عز
وجل: أنا عند
ظن عبدي بي. وأنا
معه حيث
ذكرني. والله!
لله أفرح
بتوبة عبده من
أحدكم يجد
ضالته
بالفلاة. ومن
تقرب إلي شبرا،
تقربت إليه
ذراعا. ومن
تقرب إلي
ذراعا، تقربت
إليه باعا.
وإذا أقبل إلي
يمشي، أقبلت إليه
أهرول".
[ش (التوبة)
أصل التوبة،
في اللغة،
الرجوع. يقال:
تاب وثاب
وأناب وآب،
بمعنى رجع.
والمراد
بالتوبة،
هنا، الرجوع
عن الذنب. (قال
الله عز وجل)
هذا القدر من
الحدث سبق
شرحه واضحا في
أول كتاب
الذكر. ووقع
في النسخ،
هنا، حيث
يذكرني. ووقع
في الأحاديث
السابقة،
هناك، حين. وكلاهما
من رواية أبي
هريرة.
وبالنون هو
المشهور.
وكلاهما صحيح.
ظاهر المعنى].
{1}
Bana Süveyd b. Saîd
rivayet etti. (Dediki): Bize Hafs b. Meysera rivayet etti. (Dediki): Bana Zeyd
b. Eslem, Ebû Sâlih'den, o da Ebû Hureyre'den, o da Resûlullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet etti ki: Şöyle buyurmuşlar:
«Allah (Azze ve Celle):
Ben kulumun bana olan zannının yanındayım. Beni zikrettiği yerde, ben onunla
beraberim, buyurdu. Vallahi! Allah kulunun tevbesine sizden birinizin sahrada
kaybolan hayvanını bulmasından daha çok sevinir. Her kim bana bir karış
yaklaşırsa, ben ona bir arşın yaklaşırım ve tıer kim bana bir arşın yaklaşırsa,
ben ona bir kulaç yaklaşırım. O bana yürüyerek gelirse, ben ona koşarak
gelirim.» buyurmuştur.
2 - (2675) حدثني
عبدالله بن
مسلمة بن قعنب
القعنبي.حدثنا
المغيرة (يعني
ابن عبدالرحمن
الحزامي) عن
أبي الزناد،
عن الأعرج، عن
أبي هريرة قال:
قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "لله أشد
فرحا بتوبة
أحدكم، من
أحدكم
بضالته، إذا
وجدها".
{2}
Bana Abdullah b. Mesleme
b. Ka'neb El-Ka'nebî rivayet etti. (Dediki): Bize Muğıra (yâni; İbni
Abdirrahman El-Hizâmî) Ebû'z-Zinâd'dan, o da A'rac'dan, o da Ebû Hureyre'den
naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
«Allah birinizin
tevbesine birinizin kayıp hayvanını bulduğu vakit sevinmesinden daha çok
sevinir.» buyurdular.
2-م - (2675) وحدثنا
محمد بن رافع
حدثنا
عبدالرزاق. حدثنا
معمر عن همام
بن منبه، عن
أبي هريرة، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم بمعناه.
{M-2}
Bize Muhammed b. Râfi' de
rivayet etti. (Dediki): Bize Abdürrezzâk rivayet etti. (Dediki): Bize Ma'mer,
Hemmâm b. Münebbih'den, o da Ebû Hureyre'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem)'den naklen bu hadîs mânâsında rivayette bulundu.
İzah:
Bu hadîsin izahı zikir
bahsinin başında 2675 te
geçmişti. Bu hadîsde oradakinden bir cümle fazlalık vardır. Ki o da: Allah
Teâlâ'nın tevbeye sevinmesi cümlesidir. Şüphesiz ki, sevinmek, kederlenmek gibi
sıfatlar Allah Teâlâ hakkında müstehil yâni imkânsızdır. Binâenaleyh buradaki
sevinme onun rızasından mecazdır. İbnû Ebî Cemre diyor ki : «Resûlullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem), Allah'ın tevbekâr kuluna olan ihsanını ve onu
bağışlamasını ferah kelimesiyle kinaye olarak ifade etmiştir. Çünkü sultanın
âdedi bir kimsenin yaptığından hoşlandığı vakit, ona fazla ihsan ve ikramda
bulunmaktır.» Mâzirî ferahı üç kısma ayırmıştır ve: «Bunlardan biri de
sevinçtir. Sevinç, sevinilen şeye razı olmaktır. Binâenaleyh burada murad;
Allah Teâlâ'nın kulunun tevbesine, kayıp hayvanını bulan bir kimsenin, onu
bulmasından duyduğu rızadan daha fazla razı olmasıdır.» demiştir.